MAVİ YOLCULUK

Gulet

Tarihi boyunca denizle iç içe yaşayan Bodrumlular'ın geçim kaynaklarından biri de tekne yapımcılığı olmuştur. Antik dönemde “Tirhandil” ismi verilen ve çoğunlukla yük taşımakta kullanılan tekneler zaman içinde değişime uğramıştır. “Gulet” adını alan ve özellikle Mavi Yolculuklarda  tercih edilen bu tekneler turistler tarafından çok beğenilir. Günün teknolojisini yakından takip ederek modern tekneler de üreten Bodrum tersanelerinde geleneksel guletler de hala yapılmaktadır. Meraklılarınca özellikle tercih edilen ve dünyaca ünlü Bodrum Guletlerinin tersanelerimizde yapımı sürmektedir. Üstün el işçiliği ile olduğu kadar denizin üstünde duruşuyla da antik dönemlerin denizci ruhunu taşır bu tekneler...

Mavi Yolculuk

“Bodrum, doğusunda Gökova Körfezi 45 deniz mili içerlere doğru uzanır. Orası Nis’ine, Monte Karlo’suna, Dalmaçya kıyılarına taş çıkartır. Her ufak koyu Mersin ve başka kokulu ağaçlarla çevrili erimiş bir zümrüt parçasıdır. Denizlerinde uçan balıklar uçar. Dağlarında her biri 18 bin portakal veren portakal ağaçları yükselir. Dünyanın hiçbir yerinde rastlanmayan Buhur (Liquid Amber Styraxiflua) ormanları buradadır. 1100 metreden denize tepe takla inen uçurumlar mı istersiniz, irili ufaklı ada kümeleri mi istersiniz, altın renkli plajlar mı istersiniz ? Ne isterseniz vardır burada. ”

Halikarnas Balıkçısı / Cevat Şakir KABAAĞAÇLI

Türk Edebiyatına birçok eser kazandıran Cevat Şakir Kabaağaçlı 1925 yılında Bodrum’a sürgüne gönderildiğinde, bu cezayı verenler ona aslında hayatının en güzel hediyesini verdiklerini öngörememiştir. Halikarnas Balıkçısı Bodrum’a yerleştikten sonra süngerci kayıklarını kiralamaya başlamış ve Homeros ile ölümsüzleşmiş olan Ege sahillerini tekrardan keşfetmeye başlamıştır. Daha sonraları Sabahattin Eyüboğlu ve Azra Erhat gibi hümanist aydınlar da bu turlara katılmış ve ‘Hürriyet’ isimli tekne ile mavi yolculuk serüvenleri devam etmiştir. Bu turlara ‘Mavi Yolculuk’ adını çok mütevazi şartlarda başlayan bu ilk yolculukları yapanlar vermiştir. O tarihten bugüne, mavi yolculuğun amacı eğlenceyle birlikte, Ege ve Akdeniz kıyılarını ve bu kıyılardaki ilkçağ uygarlıklarını tanımak, doğadan kopan insanı doğayla yeniden buluşmasını sağlamak, doğanın sunmuş olduğu cömert coğrafyayı ve bu kıyıların yüzyıllar boyunca barındırdığı tarihsel ve kültürel hazineleri özümsenmesini sağlamak olmuştur.

Eskiden sünger tekneleriyle yapılan turlar günümüzde sadece bu yolculuklar için üretilmiş olan otel konforundaki yatlarla yapılarak Ege ve Akdeniz’in turkuaz sularında tarih ve doğal güzelliklerle kucaklaşan cennetten düşmüş koyları ve adaları keşfetmeyi artık erişilmez bir hayal olmaktan çıkarıyor. Romantik bir gulet ile doğanın tüm tonlarını seyrederek el değmemiş koylar ve adalar arasında, Likya’nın binlerce yıllık tarihsel ve kültürel mirasının dekorunda, Kleopatra’nın banyo yaptığı koylardan birinde yüzdükten sonra, kendi tuttuğunuz balık ve aşçınızın yaptığı Türk mutfağının bin bir çeşitli yemekleri ile sevdikleriniz ve dostlarınızla kadeh tokuşturmak, gündelik rutin işlerin stresini çam kokularıyla unutup, bir koyda uykuya dalıp, başka bir koyda uyanmak, denizin tertemiz sularıyla yüzünüzü yıkamak, bir hafta boyunca doğayla bütünleşirken Türkiye’nin en önemli ve büyük turizm merkezlerinden birkaçını görme fırsatını elde etmektir mavi yolculuk. 

Yeşilin, mavinin, turuncunun, doğanın renk cümbüşünün en güzel yansımalarından oluşan bir zaman tünelidir. Kara ile olan tek bağlantı, tarih kokan minik kara parçacıklarıdır. Yaşamın devam ettiğinin en büyük göstergesi ise doğan ve batan güneştir. Balıkçının ruhuna ulaşmak onu anlayabilmeyi umut etmektir. Cova dediği Gökova’nın insanın bu dünyadaki cenneti olduğunu anlamaktır. Doğanın tanıklığıdır, bol oksijenin, muhteşem manzaraların sarhoşluğudur. Yenilen yemeğe, içilen içkiye balıkların, yakamozun eşliğidir. En bakir koylarda huzuru kucaklamak, deli mavinin tonlarını kovalamak,denizlerin enginliğine, maviyle yeşilin turkuaz rengi yarattığına şahit olmak, beşikte bir bebek gibi uykuya dalmaktır “Mavi Yolculuk”.